KORKU
Korku, hepimizin zaman zaman yaşadığı birincil
bir duygudur. Ne demektir birincil duygu? Acil
bir durumda uygun eylemi yapmak konusunda yardım eden, doğal ve gerekli bir
duygu demektir. Korku sayesinde tehlikeli bir durumla karşı karşıya
kaldığımızda savaşma , kaçma veya donma davranışlarından en uygununu seçerek
tehlikeyi azaltırız. Fakat böylesine adaptif bir duygu bazı durumlarda
çözülmesi gereken bir probleme dönüşür.
NASIL?
Gerçek bir tehlike olmadığı halde
olacağına dair bir beklenti hissediliyorsa, bu beklenti bedensel bazı
belirtilere sebep oluyorsa ve bu belirtiler de bazı davranışlara sebep olup
hayatınızı zorlaştırıyorsa bu maladaptif hale gelmiş bir korku, yani kaygı veya
endişedir.
Korkunun psikolojik açıdan
değerlendirilmesine geçmeden önce mühim bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Bazı
çocukluk korkuları psikiyatrik bir hastalıktan kaynaklanıyor olabilir. Diyelim ki
çocuğunuz bazı yaratıklar gördüğünü söylüyor, hatta bu yaratıkların ondan kötü
şeyler yapmasını istediğini söylüyor ve cidddi korkular yaşıyorsa bu bir
çocukluk şizofrenisi başlangıcı olabilir. Eğer yine böyle bir iddiası var da
korku hissetmiyorsanız ve dönem dönem yaşıyorsa bipolar bozukluk olabilir. Ve
hatta tüm bunlar nörolojik bir rahatsızlıktan da kaynaklanıyor olabilir. Bu
sebeple bu yazıyı okumadan önce çocuğunuzun yaşadığı korkunun onun açısından
gerçek bir tehlike veya tehdit içermediğini, konuşmaların olma ihtimali
üzerinden yapıldığından emin olun. Eğer bu konuda şüpheleriniz varsa mutlaka
çocuk psikiyatristine muayene olmasında fayda vardır. Çünkü biliyoruz ki
psikiyatrik hastalıklarda erken müdahale çok önemli ve yaş ilerledikçe tedaviler
daha zorlaşıyor.
KAYGILAR HER ZAMAN ZARARLI MIDIR?
Kesinlikle hayır. Bazen kaygılar
doğru davranışlar konusunda motive edici olabilir. Ancak kaygı “aşırı” olunca
durum değişiyor.
- · Aşırı kaygının oluşturduğu bedensel belirtiler yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürebilir. Çok kaygılı çocuklar sürekli karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi fizyolojik belirtilerden şikayet edebilir.
- · Kaygılandıklarında en kötüsünün olacağına dair bir beklentiye girebilir ki bu da gerçekten en kötüsünün olmasına sebep olabilir.
- · Hayatını sürekli diken üstünde, sakınma davranışı döngüsünde geçirebilirler.
- Eğer endişeler çocuğunun eğlenmesine, yaşının zevklerinden mahrum kalmasına sebep oluyorsa bu zorlukların üstesinden gelmeye çalışmak önemlidir.
KORKU VEYA KAYGI TÜRLERİ NELERDİR?
- Özgül Fobi
· Belirli bir nesne ya da durumla
ilgili olarak belirgin bir korku ya da kaygı duyma halidir.
· Bu nesne ve durumdan nerdeyse her
zaman kaçılır, kaçılamazsa yoğun bir korku veya kaygı eşliğinde buna
katlanılır.
· Duyulan korku nesnenin gerçek tehlikesine
göre orantısızdır.
İnsanlar pek
çok konuda özgül fobiye sahip olabilirler. Bunlardan bazıları şunlardır;
agorafobi (alan korkusu), zoofobi (hayvan korkusu), araknofobi (yılan korkusu),
brontofobi (gök gürültüsü ve şimsek korkusu), pnigofobi (boğulma korkusu)…
- Sosyal Fobi (Toplumsal Kaygı Bozukluğu)
- · Kişinin, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku duymasıdır.
- · Çocuk bunu sadece yetişkinlerinin yanında değil yaşıtlarının yanında da yaşamalıdır.
- · Çocuğun utanıp, mahcup olacağına yönelik kaygıları vardır.
- · Yaptığı davranışın onu küçük düşüreceği, olumsuz değerlendirileceğini düşünür. Dışlanmamak ve kırılmamak için içine kapanır.
- · Mükemmeliyetçi ya da aşağılayan, değersizleştiren ebeveyn tutumları sosyal fobiye sebep olur.
- · Anne babalar bunu özgüven eksikliği olarak değerlendirip yardım arayışına girerler.
- Yaygın Kaygı Bozukluğu
- · Burda kişi bazı olaylar ve etkinliklerle ilgili aşırı bir kaygı ve kuruntu hisseder. Bu duyguları kontrol etmekte güçlük yaşar.
- · Sürekli bir huzursuzluk hali vardır.
- · Kolay yorulurlar.
- · Odaklanmakta güçlük çekerler.
- · Kolay öfkelenirler.
- · Uyku problemleri yaşarlar.
- · Kas ağrıları yaşarlar.
- Ayrılık Kaygısı
- Ayrılık kaygısı, kişinin bağlandığı insanlardan ayrılmasıyla ilgili, gelişimsel olarak uygun olmayan ve aşırı düzeyde kaygı ya da korku duymasıdır. 2 yaşındaki bir çocuğun annesinden ayrılırken davranışsal tepkiler vermesi korkuya kapılması normalken, ayrılık kaygısı yaşayan 7 yaşındaki bir çocukta aynı tepkileri anormal olarak verebilir. Bu durum aslında 3 yaşından itibaren gelişimsel olarak adım adım ayrılması gereken çocuğun annenin kaygıları sebebiyle çocuğa yapışmasında kaynaklanan bir durumdur.
- Çocuk bağlandığı kişileri yitireceği ya da bu kişilerin başına hastalık, yaralanma, ölüm gibi kötü bir olay geleceğiyle ilgili sürekli ve aşırı bir biçimde tasalıdır.
- Bir felaket yüzünden ayrılmak zorunda kalacağından endişelenir.
- Bu endişeler yüzünden evden uzaklaşmayı hiç istemez.
- Evde dahi olsa bağlandığı kişiden uzak olmaktan, tek başına kalmaktan korkar.
- Bazı durumlarda ayrılmayla ilgili kabuslar görülebilir.
- Ayrılma durumlarında bedensel belirtiler de görülür.
Okula uyum
konusunda bahsettiğim gibi çocukların okul fobisi yaşamasında en önemli etkenlerden
biri ayrılık kaygısıdır..
- Panik Bozukluk
- Panik bozukluk; yineleyen, beklenmedik panik atakların olduğu, kişinin aniden yoğun bir korku ya da içsel bir sıkıntı yaşadığı durumdur.
- Çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, göğüs sıkışması, bulantı, karın ağrısı, baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik, bayılacak gibi olma, ateş basması, uyuşma, denetimi yitirme, çıldırma korkusu ve ölüm korkusunun gibi fiziksel belirtilerle tanımlanır.
Bunların
dışında yaşanan travma sonrası stres bozukluğu da kaygı ve korkuların eşlik
ettiği bir bozukluk olarak sayılabilir. Çocuğunuz korkuları üzerine
çalışıyorsanız travmatik durumlar da iyi araştırmalıdır.
KAYGILARIN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Kaygıların
sosyal, akademik, ruhsal ve bedensel anlamda çocuğun üzerinde birçok etkisi
vardır. Kaygı çocuğun sosyal olarak ilişki kurmaktan kaçınan, yaşıtlarının
sosyal faaliyetlerinden uzak kalan, özgüveni düşük yetişmesine sebep olurken,
akademik anlamda da ders başarısında ciddi düşüşlere ve okuldan soğumasına
sebep olabilir. Ruhsal açıdan baktığımızda çocuklar ciddi üzüntüler yaşayabilir
ve depresif belirtiler gösterebilir. Bedensel olarak ciddi problemler
yaşayabilirler.
NEDEN BAZI ÇOCUKLAR ÇOK ENDİŞELİ?
Bazı çocuklar
kaygı ve korkularla boğuşurken bazıları bunları optimal düzeyde yaşar. Bu konu
ebeveynler açısından önemlidir çünkü bu problemler ebeveynde suçluluk
duygularına sebep olabilir. Kaygının temeline baktığımızda, sebep olan
faktörleri üç ana başlıkta toplayabiliriz.
1. Genetik Materyal
Fareler
üzerinde yapılan bir araştırmada stres altındaki farelerde hormonal değişimler
ölçülmüş ve bu ölçümler sonraki üç kuşağa aktarılmıştır. Yani aile içinde
bulunan kaygılı genetik miras, bize genlerimizle aktarılıyor.
2. Aile Tutumları
Bazı anne ve
babalar çocuklarını iyi olma kaygılarıyla yetiştirir. Ancak biz bugün biliyoruz
ki kaygı bulaşıcıdır. Eğer çocuğunuzun yapacağı davranış girişimleri sizi
endişelendiriyorsa çocuğunuz da davranışlarında bu endişeyi hisseder.
3. Çevre
Yaşantılar
ve deneyimler de çocukta belli miktarda kaygı oluşmasına sebep olabilir. duygu
regülasyonu henüz yeterli seviyeye ulaşmamışsa çocuk bu kaygılarla baş edemez
ve sürekli tetikte olan bir kimlik geliştirir.
KORKU VE
KAYGILARLA NASIL MÜCADELE EDERİZ?
- · Öncelikle kendinize net bir hedef belirlemelisiniz. Çocuğunuzun pek çok korkusu olabilir. Tek birisiyle çok fazla uğraşmak sizi karamsarlığa sürükleyebilir ancak merak etmeyin ilk korkuyu aştığınız an diğerleriyle mücadele etmek çocuğunuz için daha kolay olacak. Çocuğunuz başardığını hissettiği için bundan sonrası için motivasyonu yüksek davranacak. Zincirleme bir etki oluşacak.
- · Korku belirlendikten sonra çocuğunuzun bu konuyla ilgili ne hissettiğini, ne düşündüğünü ve ne yaptığını detaylıca öğrenmeniz gerekiyor. Bazen çocuklar ne hissettiğinin ya da ne düşündüğünün fakında olmayabilir. Böyle durumlarda anne baba olarak tahminlerde bulunarak onun bulmasına yardımcı olmalısınız
- · Çocuğunuzun korkularıyla ilgili farklı düşünceler geliştirmesine yardımcı olmak, birlikte bir dedektif gibi korktuğu şeyin olmayacağına dair kanıtlar bulmak, çocuğun başka şekillerde düşünmesine yardımcı olmak.
- · Aşamalı olarak yeni deneyimlere teşvik etmek. Bu süreçte yapacağına gerçekten inanıp hiçbir kaygı hissetmemeniz çok önemli.
- · Yapılan olumlu davranışları ödüllendirerek çocuğun motivasyonunu yüksek tutmak.
- · Aşamalı olarak, hedeflerin belirli olduğu kapsamlı bir plan yapmak.
Bu önerileri
uygularken dikkat edilmesi gereken en önemli sey çocuğun sorunlarını onun adına
çözmemek, onun içindeki güce inanarak çözmesini sağlamaktır. Anne ve baba
çocuğa güvenceler vererek, teminat olmaktan ziyade çocuğun kendi içsel
kapasitelerini geliştirmesine olanak sağlamalı, yakınlarında durup bir koç gibi
desteklemeli.Bunları yaparken oyunlarla, keyifli aktivitelerle çocuğunuzun
katılımını sağlamak da sizin yaratıcılığınıza kalıyor.
Tüm
uygulamalara rağmen başedemediğiniz korkular için profesyonel bir destek almayı
lütfen ihmal etmeyin, optimal korkulu günler…
Uzman Psikolog
/ Pedagog Ebru YURDALAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder