"Sana kadınları sorsam neleri sevdiğin hakkında bir sürü şey sayarsın. Belki bir iki kere yatmışsındır da ama bir kadının yanında uyanmanın ve mutlu olmanın ne olduğunu söyleyemezsin.
Zorlu bir çocuksun.
Sana savaşı sorsam Sheakspeare'den bahsedersin, değil mi? "Bir kere daha yaklaşıyoruz dostlar." ama hiç savaş görmedin. En yakın dostunun kafası kucağında son nefesini verirken sana nasıl baktığını görmedin.
Sana aşkı sorsam sonelerden alıntı yapacaksın ama bir kadının karşısında hiç tamamen savunmasız kalmadın. Sana gözleriyle hükmedecek birini görmedin. Tanrının seni cehennemden kurtarması için indirdiği melek olduğunu düşünmedin. Onun meleği olmak nasıl bir şey bunu da bilmiyorsun. Bir aşkı sonsuza dek paylaşmayı. Her şeye rağmen,kansere rağmen. Bir hastane odasında iki ay boyunca elini tutarak sabahlamak ne demek bilmiyorsun. Doktorun gözlerine baktığında “ziyaret saatleri” kuralının anlamsız olduğunu görmesi ne demek bilmiyorsun.
Gerçek kayıp ne bilmiyorsun. Çünkü hiçbir şeyi kendinden daha fazla sevmedin. Birini bu kadar sevmeye cesaret bile edememişsindir.
Sana bakınca kendine güvenen bir entelektüel görmüyorum. Ürkek bir velet görüyorum ama sen bir dahisin. Bunu kimse inkar edemez. Kimse senin derinliklerini anlayamaz.
Yetimsin değil mi?
Sırf Oliver Twist'i okudum diye hayatının ilk dönemlerinde neler hissettiğini anlayabilir miyim? Bu seni anlatır mı?
Şahsen umurumda bile değilsin. Senden bir şey öğrenemem. Sen kim olduğunu anlatmak istemezsen sırf kitap okudum diye seni anlayamam.
Anlatırsan ben varım ama sen istiyor musun? "